Köşe Yazıları

9 Ağustos 2011 Salı

Hayat yaşandıkça, sözcükler gerçek anlamını bulur.


  • Unutmak..
Olmuyor, kolay değil. Yaşananları, konuşmaları, sözleri.. Unuttuk diyebiliyoruz sadece. Biz ne dersek diyelim bildiğine inanacak insan arıyoruz bazen. ‘Sevmiyorum’ desek bile sevdiğimize inanacak, ‘bitti’ dediğimizde devam ettiğini savunacak.
  • Yanlış..
Sevgilisi olan veya başkasına hala aşık olan kişilerde hoşlanıyoruz, bazen ise bağlanıyoruz. Yanlış olduğunu anlayınca arkamıza bakmadan kaçıyor yada üstüne gidiyoruz. Korkuyoruz. Kırılıyoruz. Kimi zaman kırıyoruz.
  • Kadınlar..
Güçlüdürler. Ayaklarının üzerinde duran, kendini savunan, girdiği savaşta sonuna ulaşan kişilerdir.. Ama hiçbir şey, bir adamın kollarında verdiği huzuru ve güveni veremez.
  • Erkekler..
Uzun cümleler kurmayan. Ağlamanın güçsüzlük olduğunu, güçlü olacağım derken aslında daha çok güçsüz duruma düşendir. Beklerken zaman kavramının hızlıca aktığına inanan. Ama hiçbir şey onlara ‘Cevabı olan soruları bile sormaya’ yöneltmez. 
  • Yalnızlık..
Pek alışık sayılmayız uzun soluklu yalnızlıklara. Mutlaka biri olsun deriz etrafımızda. Hatırlasın bizi, sorsun nasıl olduğumuzu. Üzülünce güldürsün, gülerken bize eşlik etsin isteriz. Hep bir omuz ararız. 
  • 1, 2, 3..
Bir arkadaşım kalbimizde odalar olduğunu söylerdi. Bu yüzden mi aynı anda birden fazla kişiyi severiz? 1, 2, 3 .. aynı anda gelirler hepsi. Farklı farklı özellikleri vardır hepsinden bir şeyler alsak? Yanlış mıdır aynı anda sevmek birden çok kişiyi?
  • 18 Yaş..
Özgürlüğün sembolüdür bazı insanlar için. Aslında bilmezler gerçek kısıtlamalar başlar hayatta. Aldığın her sorumluluk, hareket yeteneğinden bir parça unutturur sana. Var mıdır çocuklar gibi özgür olan? Bilim insanları yada sağlıkçılar insanların yaşı ilerledikçe kemiklerinin küçüldüğünü söylerler biyolojik açıdan. Ama bilmezler ki ilerleyen her günde omuzlarına konan yüklerin onları kambur yaptığını..
  • Bazen gerekir itiraflar.
Aşk, sevgi, sadakat … aslında en kötüsü bağlanmaktır. Alışmak bir bedene, gülüşe, ses tonuna, kokuya..
Özlemek sonra susmak. Hüzünlenmek sonra olmamış gibi davranmak. Tam gülerken onu hatırlayıp dalıp gitmek sonra kendine gelmek..
Parça parçada olsa adamlar yada kadınlar var hayatımızda hepsi ayrı hepsi özel. Bir gün, bir ay, bir yıl ne fark eder ki. Hepsi hayatımızda tek tek değil mi