Köşe Yazıları

6 Şubat 2012 Pazartesi

Sevmeye gelmiştim kapına (!)

Plağı başa sarmak gerekirse.

Evin en huzur bulduğum yerinde, salonda camın kenarında ki tekliye oturuyordum.

” Okumaktan yorulup kucağıma bıraktığım kitabı kenara koyup hızlıca odama yöneldim. Işığa elimin tersi ile vurarak açtım. Okuldan geldiğimde yatağın üstüne attığım montu alıp giydim. Çantamın içine cüzdanım ile kent kartımı atıp, ayakkabı dolabından aldığım botları ayağıma geçirdim.
Her zaman beklediğim asansörü bu sefer bekleyecek kadar sabırlı değildim. 4. kattan merdivenleri birkaç dakika içinde inmiştim bile. Dış kapıyı telaştan zor açsam da hızlıca site dışına atmıştım kendimi. Koşar atımlar ile sitenin yanındaki durağa gittim. Neyse ki çok beklemeden otobüs geldi. Sanırım şans benim yanımda bu akşam. Telaştan kent kartı basmadan oturdum yerime. Neyse ki çok geçmeden farkına varıp ödemem gereken parayı da ödedim.
Otobüsün yer yer yavaşlaması geriyor olsa da ulaşacağım yere az kalmıştı. İndiğim durakta bir an nefesim kesilecekmiş gibi hissettim. Kalbimin hızlıca vücuduma kan pompalaması başımı döndürmüştü. Buraya kadar gelmiştim geri dönemezdim. Başlangıç adımını atmak en büyük cesaretti zaten benim için. Soluklarımı kontrol altına aldıktan sonra karşımdaki sokağa girdim.
Evi hatırlayıp hatırlamamaktan korksam da doğru yeri bulduğuma emindim. Apartmanın önüne geldiğimde kapı açıktı. Yinede zillere baktım acaba bassam mı diye. Sonra ikişer üçer ne kadar hızlı olursa daha iyi olur diyerek merdivenleri çıktım. Kapısına geldiğimde gözlerimi kapatıp zile bastım. Daha içimden sözcükler ile yalvarmaya başlamadan kapı açıldı. Sanki beni beklermiş gibiydi..
Aynı anda şişirdiğimiz göğüs kafesimizin içinde biriken nefesi birbirimizin omuzlarında geri vermiştik..”

Ey aşk; Hayalin bile güzelken şuan sadece yerimden kalkıp mutfağa kahve yapmaya yöneliyorum.

Hiç yorum yok: